yaz beklediğim gibi değil, olması gerektiği gibi geçecek.
yedimilyarküsûrinsaniçindebileyapayalnızız.
bir hangi köy kahvesinde, köşede öylece duran ve az biraz eski ve tahtaları yorgun ve kimsenin ilişmeyi aklına getirmediği, o soluk mavi sandalye gibiyim.
organlarım yağsız kalmış sanki, içim gıcırdıyor.
içim gıcır, gıcır, gıcır.. içimi kimse.
duymuyor.
bu sabaha; göksel'in rüzgar'ıyla başlamamalıydım dostum!
çünkü sonrası daha fena geldi.
erkin koray- hayat bir teselli ile kulağımdan paslı bi şırıngayla can'ıma okudu tüm gün!
etlerim acıyor bu yoksunluktan.
kelimeler iyi geliyor. ama. kelimeler,
yetmiyor.
bu yaz geçen birçok yaz'dan
bu yaz otuz yaş'a adımın ağırlığıyla
bu yaz herkesden uzak
bu yaz kendime daha da yakın
bu yaz her şeye yabancı
bu yaz mai'ye bin kere daha vurgun
bu yaz içim bungun
bu yaz
beklediğim gibi değil,
olması gerektiği gibi geçecek -yine-.
haziran/yedi/ikibinondört 22:07